Pandemi Süreci ve Okul İdarecileri
Pandemi süreci hayatımızı esaret altında tutmaya devam ediyor. Daha uzun sürede bu şekilde devam edeceğe benziyor. Bu süreçten eğitim sektörü de nasibini fazlasıyla alıyor. Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitim tartışmaları için de öğretmenlerin ve okulların rolleri en çok konuşulan konuların başında geliyor.
Özellikle sürecin başında sosyal medyada öğretmenlerin yata yata maaş aldığına dair birçok paylaşıma rastladık. Bu tür paylaşımlar azalmakla birlikte tek tük gördüğümüz paylaşımlardan dolayı üzüntü duyuyoruz. Öğretmenlerin yata yata maaş almadıklarını kimse ispat etmek gibi bir yükümlülüğümüz olmamakla beraber bu konuda özellikle okul idarecilerinin bu süreçteki durumları ile ilgili birkaç konuyu siz kıymetli okurlarım ile paylaşmak istiyorum.
Okul idarecilerini süreç içerisinde yaptıkları işler itibariyle görünmez kahramanlar olarak nitelendirmek abartılı olmaz diye düşünüyorum. Bu işin içinde olanlar biliyor ama bilmeyenler için yaptıklarını siz kıymetli okurlarımla paylaşmak istiyorum zira kendi amirleri tarafından her toplantıda teşekkür ve takdir edilen bu görünmez kahramanların kamuoyu tarafından da takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle karantina günlerinde binlerce emeklinin maaşlarını köy kasaba demeden bankalarda sıra bekleyip kendi araçlarıyla sahiplerine ulaştırdılar.
Karantina günlerinde evlerinden çıkamayan binlerce 65 yaş üstü vatandaşımızın market ve ilaç alışverişlerini yapıp sahiplerine ulaştırdılar.
Dağıtılan binlerce maske ve dezenfektan maddesini sağlıklarını hiçe sayarak kapı kapı dolaşarak vatandaşlara ulaştırdılar.
Gaziantep özelinde zimem defteri projesinde sahada binlerce vatandaşın borcunun kapatılmasına aracılık ettiler.
Filasyon çalışmaları kapsamında evde izolasyona tabi vatandaşların karantina denetimlerini yaptılar ve yapıyorlar.
Okullarının çevresinde bulunan iş yerlerinin maske ve hijyen denetimlerini yaptılar ve yapıyorlar.
Yaptıkları tüm bu işlerin tamamının görev tanımı dışında olduğunu ifade etmek isterim.
Bu işleri yaparken rutin bir şekilde eğitim öğretim ile ilgili işlerinin de devam ettiğinin bilinmesini isterim. Özellikle EBA üzerinden canlı ders ile ilgili planlama ve atama işlerinin ciddi bir iş yükü olduğunu herkesçe bilinmesinde fayda var. Bununla beraber yüz yüze eğitim sürecinin kısmen başladığı bugünlerde covid-19 virüsünün bir sonucu olarak iş yükünün katlandığını söylesek abartmış olmayız.
Tüm bu işlerin üzerinde olan, “Almış oldukları işi hakkıyla yerine getirme” duygusunun meydana getirmiş olduğu yıpranma işin en zor tarafını oluşturuyor. Şüphesiz her idarecinin bu anlayışı taşımadığının farkındayız. Ama idarecilerin büyük bir kısmının “Çocuklarımın öğretmeninin veya müdürünün nasıl olmasını istiyorsam, ben de öyle olmalıyım” düşüncesinde olduğunu düşünüyorum.
Tüm Yorumlar